İstanbul, Türkiye

Zorunluluk Hali ve Meşru Müdafaa

Saldırı vakalarının gün geçtikçe arttığı ortamlarda, kendini savunma için yapılan eylemlerin birçoğu, meşru müdafaa olarak değerlendirilmeyip ceza davalarının konusu oluyor. Bunun en büyük nedeni ise, zorunluluk hali ve meşru müdafaa hakkında yeterli bilgi sahibi olunmayışıdır.

Meşru Müdafaa Nedir?

Şahsın kendisine ya da bir başkasına yöneltilmiş olan haksız bir saldırının, yapılan saldırı ile orantılı olacak şekilde, saldırı anında bulunan imkanlarla engellenme eylemine meşru müdafaa adı verilmektedir. 

Meşru müdafaa ya da halk dili ile meşru savunma, ceza hukuku kapsamında hukuka uygun bir neden olarak kabul edilmektedir. Saldırıdan korunmak için karşı güç kullanımından dolayı, savunmayı yapan kişiye ceza verilmemektedir. Saldırıdan dolayı paniğe kapılıp, kanunda belirtilen meşru müdafaa sınırları aşılsa dahi, fail ceza almamaktadır.

Zorunluluk Hali Nedir?

Şahsın kendisine ya da bir başkasına ait hakka yöneltilen kesin bir tehlikeye karşı başka bir şekilde korunma durumu bulunmaması halinde, şahsın kendisini veya tehlike altında bulunan kişiyi kurtarma zorunluluğu kapsamında yapılan fiillere zorunluluk hali denmektedir. 

Örnek olarak, bir kişiye tabanca ile sürekli ateş açan şahsın, bir araçla çarpılarak yaralanması bir zorunluluk halidir. Bu eylemlerden dolayı da fail ceza almamaktadır.

Zorunluluk Hali ve Meşru Müdafaa Arasındaki Farklar Nelerdir?

Halk tarafından genellikle zorunluluk hali ve meşru müdafaa karıştırılmaktadır. Oysa bu iki kavram arasında oldukça fazla fark bulunmaktadır. 

Bu farkların başında gelenler şu şekilde sıralanabilir;

  • Meşru müdafaa ile zorunluluk hali arasındaki en önemli fark, korunma için yapılan fiillerin yöneltildiği kişilerdir. Meşru müdafaada korunma eylemi direk olarak saldırgana karşı yapılırken, zorunluluk halinde söz konusu olayda kusuru olmayan üçüncü kişi veya kişilere yapılmaktadır.
  • Meşru müdafaa ile zorunluluk hali arasındaki bir diğer fark ise kusurlu olmadan kaynaklanmaktadır. Meşru müdafaa durumunda, savunmayı yapan kişinin kusursuz olması şart olarak aranmamaktadır. Savunma yapan kişi, kusurlu bile olsa kanuna göre meşru müdafaa hakkını kaybetmemektedir. Zorunluluk halinde ise eylemde bulunan kişinin söz konusu tehlikenin oluşmasında payının bulunmaması gerekiyor.
  • Diğer önemli bir fark ise meşru müdafaa yapılması için mutlaka bir haksız fiilin bulunması gerekmektedir. Zorunluluk halinde ise fiilin haksız mı yoksa haklı mı olduğunu ayırt etme imkânı olmayan bir tehlikeden bahsedilmektedir.
  • Korunan yarar ve zarar verilen yarar arasındaki oran da meşru müdafaa ile zorunluluk hali arasındaki farklar arasında bulunuyor. Meşru müdafaada bu oran göz önüne alınmamaktadır. Zorunluluk halinde ise tehlikede kusuru olmayan şahıslara zarar verildiği için, bu oran değerlendirme altına alınmaktadır. Bu nedenle de zorunluluk halinde korunan değerin, zarar verilen yarara eşit veya fazla olması gerekmektedir.
  • Meşru müdafaada saldırgana verilmiş olan zararın tazmini diye bir konu bulunmazken, zorunluluk halinde zarar gören üçüncü kişilerin tazminat isteme hakkı bulunmaktadır.
  • Meşru müdafaada saldırı altındaki kişinin kaçma yükümlülüğü bulunmazken, zorunluluk halinde kaçma imkânı varsa kullanılmalıdır.

Bunların yanı sıra; meşru müdafaanın mutlaka bir insana yapılması gerekirken, zorunluluk halinde korunma eylemi insandan başka hayvana veya doğa olayına karşı da olabilir.

Meşru Müdafaanın Oluşması İçin Gereken Şartlar Nelerdir?

Meşru müdafaanın gerçekleşmesi için bazı şartların oluşması gerekmektedir. 

Bu şartlar Türk ceza kanununda şu şekilde sıralanmıştır;

  • Meşru müdafaa yapılabilmesi için bir saldırının olması gerekmektedir: Faile karşı bir saldırının olması, meşru müdafaanın en önemli şartıdır. Bir eylemin saldırı olarak kabul edilebilmesi için, yapılan fiilin savunmayı zorlaştıracak veya imkânsız hale getirecek bir eylem olması gerekmektedir. Saldırı bitmiş fakat tekrarlanması muhtemel ise, bu da kanunda saldırı olarak kabul edilmektedir.
  • Meşru müdafaa yapılabilmesi için gerçekleşen saldırının, haksız bir saldırı olması gerekmektedir: Faile yapılan saldırının meşru bir gerekçesi bulunuyorsa, burada meşru müdafaadan söz edilemez. Örnek olarak; köprüden atlamaya çalışan kişinin engellenmesi için gerçekleştirilen eylemde, fail bu kişiyi darp etmişse, bu bir meşru müdafaa gerekçesi olmamaktadır.
  • Saldırının meşru müdafaa yapıldığında korunabilecek bir hakka yönelik olması gerekmektedir: Buradan anlaşılması gereken husus, saldırının meşru bir hakka karşı yapılmış olma gerekliliğidir. Bu meşru hakkın sadece faile ait olması gerekmez, üçüncü bir şahsın meşru hakkı da olabilir.
  • Meşru müdafaada, saldırı ile savunma aynı zamanda yapılmalıdır: Saldırı başlamadan veya bittikten sonra yapılan fiiller, meşru müdafaa olarak değerlendirilmemektedir.

Ayrıca, meşru müdafaada yapılan savunma için de bazı şartlar bulunmaktadır. Bunlar; meşru müdafaa için savunmanın zorunlu olması, meşru müdafaanın saldıran kişiye karşı yapılması ve yapılan saldırının savunma ile orantılı olması olarak sıralanabilir.

Meşru Müdafaada Sınırın Aşılması Ne Demektir?

Saldırılara karşı yapılan savunmalar, ilk olarak meşru müdafaa şartları içinde başlayıp, daha sonra orantılık ilkesini ihlal edebilir, buna meşru müdafaa sınırının aşılması denmektedir. Meşru müdafaanın şartları oluşmuş ve meşru bir hakkın korunması gerekiyorsa, telaş, panik ve heyecan gibi nedenlerle bu orantılılık ilkesi aşılmışsa, fail bu durumda ceza almamaktadır. 

Burada önemli olan, failin meşru müdafaa sınırını, söz konusu nedenlerden dolayı aşıp aşmadığının tespitidir. Fail kendisine yapılan saldırıya heyecan veya panikle değil de kin ve nefret duygusu ile karşılık vermişse, bu durumda sınırın aşılmasından değil, haksız tahrikten söz edilebilmektedir.

Zorunluluk Hali İçin Gerekli Şartlar Nelerdir?

Türk ceza kanununda, zorunluluk hali için de bazı şartlar belirtilmiştir. Zorunluluk hali için gerekli olan şartlar şu şekilde sıralanmıştır;

  • Ağır ve mutlak bir tehlike olmalı ve bu tehlike devam ediyor olmalıdır.
  • Tehlikenin mutlaka meşru bir hakka yönelmiş olması gerekir.
  • Müdahalede bulunacak kişinin, var olan tehlikenin oluşumunda payı bulunmamalıdır.
  • Tehlikeden kurtuluş için başka bir yolun bulunmaması gerekmektedir.
  • Tehlikeden kurtulmak için kullanılan araçların, tehlike ile orantılı olması gerekir.
  • Tehlike altında bulunan failin, söz konusu tehlikeyi korumakla görevli olmaması gerekir.

Zorunluluk hali, meşru müdafaa gibi hukuki uygunluk sebebi taşımamaktadır. Burada kasten işlenmiş bir suç bulunmakta fakat failin suçun işlenmesinde kusuru bulunmamaktadır. Bu nedenle de işlenen suçlardan dolayı beraat kararı verilmez, ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilir.

Dilerseniz ceza hukuku ve hukuki danışmanlık sayfalarına da göz atabilirsiniz.

Yazar : Anıl Can Soysüren 

Yazıyı Paylaş

Bu yazıyı okuyanlar bunlarıda okudu

Call Now Button
Mesajlaşmaya Başla!
Whatsapp Danışma Hattı
Merhaba!
Nasıl Yardımcı Olabiliriz?