Vergi alacaklısı ile vergi borçlusu arasında meydana gelen ihtilaflara, vergi uyuşmazlığı adı veriliyor. Hukukta belirtilen vergi borçlusu vergi mükelleflerini kapsarken, vergi alacaklısı kapsamına hazine ve maliye bakanlığı, gelir idaresi başkanlığı ve vergi dairesi başkanlıkları giriyor.
Vergi konusunda anlaşmazlık anlamına gelen vergi uyuşmazlığı, tahsil, tarh, tahakkuk ve vergi mükellefiyetleri konusunda oluşabileceği gibi verilen cezalarla ilgili de ortaya çıkabilir.
Vergilendirme İşleminin Hukuka Aykırılığı
Vergilendirme işleminin kanunda belirlenen bir süreci bulunur. Bu süreç şunlardan oluşur;
- Verginin tarh edilmesi: Verginin tarhı, vergi miktarının hesaplanması anlamına gelen idari bir işlemdir. Tarh işlemi; beyannameye dayanarak, ikmalen, resen ve idarece tarh şekillerinde gerçekleşebilir.
- Verginin, vergi mükellefine tebliğ edilmesi: Verginin tebliğ işlemi, vergi mükellefine yazı ile yapılmak zorundadır. Tebliğ edilmeyen verginin hukuk açısından bir anlamı olmaz
- Verginin tahakkuk ettirilmesi: Tarh ve tebliğ işlemlerinden sonra, tahakkuk fişi kesilerek mükellefe gönderilir. Bu süreç verginin kesinleşmesi olarak da kabul edilir.
- Verginin tahsil edilmesi: Verginin tahsil edilmesi ise, vergi mükellefinin tahakkuk ettirilen vergiyi ödemesi sürecidir. Vergi mükellefinin kendisine tahakkuk ettirilen miktarı ödemesi ile vergi düşmüş olur.
Kanuna göre verginin tarh edilmesi ve tebliği, iki ayrı idari süreç olarak kabul edilirken, verginin tahakkuku ayrı bir işlem olarak kabul edilmez. Bu nedenle verginin tarhı, tebliği ve tahsili ile ilgili hukuka aykırılık davası açılabilirken, tahakkuk işlemi için ayrı bir idari dava açılamaz.
Vergilendirme İşlemlerinin Yetki Bakımından Hukuka Aykırılığı
Kanuna göre vergilendirme yetkisi, vergi idarelerine verilmiştir.
Vergi idareleri yetkilerini, üç kapsamda gerçekleştirebilirler ve bunlar şu şekilde sıralanmıştır;
- Konu bakımından yetkisi: Bu yetkinin hangi makamlar tarafından kullanılacağı.
- Zaman bakımından yetkisi: Yetkinin hangi zamanlar için geçerliği olduğu.
- Yer bakımından yetkisi: Yetkinin kullanılabilecek olduğu coğrafi bölge.
Vergi idareleri hakkında, bu üç konudaki hukuka aykırılıklar ile ilgili idari davalar açılabilir.
Vergilendirme İşlemlerinin Konu Bakımından Hukuka Aykırılığı
Vergilendirme işleminde konular, yasalar tarafından belirlenmiştir. Vergilendirmenin konusu, neyin üzerinden verginin alınacağı anlamına gelir. Vergi idareleri, yasaların belirlediği konular haricindeki konularda, kıyaslama yaparak vergilendirme yapamazlar. Vergi usul kanunu, vergilendirmenin konusunu detaylı olarak belirlemiştir.
Ayrıca, söz konusu kanunda katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi gibi tüm vergilerin, neler üzerinden alınacağı listeler halinde sıralanmıştır. Kanunun belirlediği konular haricinde vergilendirme yapıldığı durumlarda, vergi mükellefleri vergilendirmenin iptali için idari dava açabilirler. Bu davaların açılabilmesi için, özellikle yasalarda geçen vergilendirme konularının kapsamlarının iyi bilinmesi gerekir. Bunun içinde hukuki bir desteğin alınması, davanın olumlu seyri için önemli olacaktır.
Vergilendirme İşlemlerinin Sebep Bakımından Hukuka Aykırılığı
Vergilendirme işlemlerinin, kanunlarda belirtilen sebeplere de uygun olması gerekir. Vergilendirme işlemlerinin sebepleri ise maddi ve hukuki sebepler olarak iki başlıkta toplanıyor.
Verginin doğmasına neden olan olaylar maddi sebepleri, yürürlükte bulunan kanun hükümleri ise hukuki sebepleri oluşturur. Bu sebepler dışında herhangi benzer bir sebeple yapılan vergilendirmeler, hukuka aykırı olur. Bu durumda, vergi mükellefleri vergilendirme işlemlerinin sebebi bakımından idari dava açabilirler.
Vergilendirme İşlemlerinin Şekil Bakımından Hukuka Aykırılığı
Vergilendirme işlemlerinin, kanunlarda belirtilen şekillere (usul ve esaslara) de uygun olarak yapılması gerekiyor. Örnek olarak, bazı durumlarda kanun, vergi mükelleflerine verilmesi gereken bazı süreleri de belirtmiştir. Vergi idarelerinin söz konusu usul ve esaslara uymadan vergilendirme yapması, hukuka aykırılık oluşturur.
Bu durumda, vergi mükellefleri vergilendirme işlemlerinin şekli bakımından idari dava açabilirler. Vergilendirme işleminin şekil bakımından hukuka aykırı olmasından dolayı açılacak davalar için de hukuki destek alınması gerekir. Çünkü kanunda belirtilen usul ve esasların iyi bilinmesi ve doğru yorumlanması gerekir.
Vergi Mükellefiyetinde Hata Bulunması Sebebiyle Oluşabilecek Uyuşmazlıklar
Vergi mükellefiyetinde hata bulunması da, idari dava açılabilecek geçerli sebepler arasında bulunuyor. Bir kişi vergiden muaf durumunda ise ya da vergiye tabi değilse, bu kişi için vergilendirme yapılamaz. Genellikle bu durum, gerçek vergi mükellefi yerine bir başkasının vergilendirilmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Bu durumda, vergi mükellefleri vergi mükellefiyetinde hata bulunması nedeni ile idari dava açabilirler.
Vergi İncelemeleri Sırasında Oluşabilecek Uyuşmazlıklar
Vergilendirme işlemleri yapılırken, vergi mükelleflerinin defter ve kayıtları incelemeye tabi tutulabilir. İncelemedeki maksat, söz konusu defter ve kayıtların kanunlarda belirtilen esaslara uygun olarak denetlenerek, vergilendirmenin doğru olarak yapılmasını sağlamaktır.
Bu incelemeyi yapan kişilerin, kanunda belirtilen usullere göre inceleme yapmamaları ya da incelemelerinde hata yapmaları durumunda, hukuka aykırılık oluşabilir. Ayrıca, inceleme sonucunda hazırlanarak idareye sunulan raporların da doğru ve kanunda belirtilen usuller çerçevesinde hazırlanması gerekir. Aksi halde, vergi mükellefleri vergi incelemeleri sırasında oluşan hatalar nedeni ile idari dava açabilirler.
Hatalı Vergi Tarhı ve Ceza Uygulamaları Sebebi İle Oluşabilecek Uyuşmazlıklar
Hatalı vergi tarhı ve ceza uygulamaları sebebi ile oluşabilecek uyuşmazlıklar, genellikle şu konularda gerçekleşir;
- Vergilendirme işlemlerindeki belge ve evraklardaki rakamların eksik ya da fazla yazılması.
- Vergilendirme işlemlerindeki belge ve evraklarda kanuni indirimlerin eksik ya da fazla yazılması.
- Vergi oranlarının yanlış hesaplanarak uygulanmış olması.
- Vergi tarifelerinin yanlış hesaplanarak uygulanmış olması.
- Mahsupların hesap edilmemiş olması.
- Mahsupların yanlış hesap edilerek uygulanmış olması.
Bu durumların tespit edilmesi durumunda da, bu uyuşmazlıklardan dolayı vergi mükellefleri idari dava açabilirler. Söz konusu hataların tespiti ve davanın doğru temeller üzerinde oluşturulması için de, hukuki bir destek alınması gerekir.
Tahsil Aşamasında Oluşabilecek Uyuşmazlıklar
Vergilendirme işlemlerinde oluşabilecek uyuşmazlıkların en son süreci ise, vergilerin vergi mükelleflerinden tahsil edilmesi aşamasında gerçekleşmektedir. Söz konusu uyuşmazlıklar, ödeme emri üzerinden meydana gelir. Öncelikle ödeme emrinin yazılı olarak tebliğ edilmesi gereklidir.
Vergi mükellefleri, kendilerine ödeme emri tebliğ edildikten sonra, yaygın olarak şu sebeplerden dolayı idari dava açabilmektedirler;
- Ödeme emrinde belirtilen borcun olmaması durumunda.
- Ödeme emrinde belirtilen borcun tamamının ya da bir kısmının ödenmiş olması durumunda.
- Ödeme emrinde belirtilen borcun, kanunda belirtilen zamanaşımı süresini aşmış olması durumunda.
Vergi mükellefleri, bu durumlardan herhangi birini tespit ettiklerinde, ödeme emri kendilerine tebliğ edilmesinden itibaren, en geç 15 gün içinde idari dava açabilirler.
Vergi Uyuşmazlıklarının Çözüm Yolları Nelerdir?
Vergi uyuşmazlıklarının mutlaka yargı yolu ile çözülmesi gerekmez. Bazı idari yollarla da bu uyuşmazlıklar çözülebilir.
Bu kapsamda, vergi uyuşmazlıklarının çözümü için uygulanabilecek idari yollar şunlardır;
- Hataların düzeltilmesi ile uyuşmazlıkların çözülmesi: Hataların düzeltilmesi hesap hataları ve vergilendirme hataları olarak iki başlıkta toplanır. Hesap hataları; matrah hatası, verginin miktarında yapılmış olan hatalar ve mükerrer olarak oluşan vergilerden meydana geliyor. Vergilendirme hataları ise; yükümlülükte, konuda, vergilendirme döneminde ve vergi yükümlüsünün şahsında yapılan hatalardır.
- Uzlaşma ile uyuşmazlıkların çözülmesi: Vergi alacaklısı ile vergi borçlusu arasında sağlanan uzlaşma ile genellikle vergi miktarının düşürülmesi ile yapılır.
- Pişmanlık ve ıslah ile uyuşmazlıkların çözülmesi.
- Cezalarda indirim ile uyuşmazlıkların çözülmesi.
- İzaha davet ile uyuşmazlıkların çözülmesi.
- Ombudsman (kamu denetçiliği) ile uyuşmazlıkların çözülmesi.
Söz konusu idari yollarla vergi uyuşmazlıklarının çözümü için, kanunda belirli şartlar ve süreler belirlenmiştir. Bu şartlar ve sürelere riayet edildiği takdirde idari yollarla çözüm gerçekleşebilir.
Dilerseniz vergi hukuku sayfasına da göz atabilirsiniz.
Yazar : Av. Anıl Can Soysüren