Ceza kanununda yer alan müsadere sistemi, Osmanlı İmparatorluğu’ndan günümüze kadar uygulanan bir nevi güvenlik tedbiridir. Fatih Sultan Mehmet tarafından uygulamaya başlanılan bu sistem, özellikle rüşvet gibi kanuna aykırı yöntemlerle haksız kazanç elde edenlerin, mal varlıklarına el konulması şeklinde işletiliyordu.
Tanzimat fermanı ile yürürlükten kaldırılmış olan müsadere sistemi, günümüz ceza kanununda yerini almaya devam etmektedir. Bu sistem sadece mahkeme kararı ile uygulanabilir ve bir ceza türü değildir.
Türk Ceza Kanunu’nda geçen müsadere sisteminin en basit tanımı, suçta kullanılan ya da suçtan elde edilen kazanç ve mallara devlet tarafından el konulmasıdır. Bu sistemde önemli olan, el konulacak malların suçla bir ilişkisinin bulunmasıdır. Söz konusu mal veya gelirler, suçla ilişkili olup kullanılmamış dahi olsa, devletin el koyma hakkı bulunmaktadır.
Müsadere Sisteminin Amacı Nedir?
Müsadere sisteminin uygulanmasının temel amacı, suçtan elde edilen gelirlerin engellenmesidir. Müsadere sistemi sadece işlenen suçtan elde edilmiş kazançlara değil, suçun işlenmesi esnasında kullanılan araçlara da el konulmasını sağlamaktadır.
Sistem suçtan elde edilen gelire el koymayı sağlarken, bu gelirler üzerinde hakkı bulunun ve suça karışmamış üçüncü şahısların haklarını da korumayı amaçlıyor. Müsadere, özellikle terör örgütlerinin ekonomik durumlarının güçlenmesini engelleyen bir sistemdir.
Müsadere Nedir?
Müsaderenin sözlük anlamı zoralım olarak açıklanmaktadır. Hukuksal açıdan müsadere ise; herhangi bir suçla ilgili olan kazanç ve malların, devlet mülkiyeti altına alınmasıdır. İlk olarak Roma hukukunda geçen bu kavram, sayesinde, ölüm cezasından bile daha çok caydırıcılık elde edilmiştir.
Örnek olarak, imparatora karşı ayaklanan tüm kişilerin, mevcut tüm malvarlıklarına devlet tarafından el konuluyordu. Müsaderenin uygulanabilmesi için, suçla ilgisi olan kazanç ve malların bulunması yeterlidir, mahkeme bu suçtan dolayı sanığa ceza vermese bile el koyma işlemini ortadan kaldırmaz.
Müsadere Şartları Nelerdir?
Türk Ceza Hukuku’nda en çok uygulanan müsadere şartlarının başında, para ve eşya müsaderesi gelmektedir. Kanunda müsaderenin yapılabilmesi için, bazı şartlar hükme bağlanmıştır.
Bu şartlar şu şekilde sıralanmıştır;
- Suçla ilişkili ya da suçtan kazanıldığı tespit edilen para ve eşyaların, üçüncü şahıslara ait olmaması gereklidir.
- Müsadere yapılabilmesi için, söz konusu suçun kasten işlenmiş olması gereklidir.
- Ortada işlenen bir suç olmasa dahi, kanunen yasaklanmış olan maddelerin de müsaderesi yapılabilir.
- Müsaderenin, orantılık ilkesine uygun olarak yapılması gereklidir.
Bu şartların yanı sıra, bazı özel durumlarda özel kuralların uygulanması ile de müsaderenin uygulanması mümkün olmaktadır.
Müsadere Çeşitleri Nelerdir?
Türk Ceza Kanunu’nda müsaderenin dört değişik uygulama türü vardır.
Bunlar kanunda şu şekilde sıralanmıştır;
- Mal (eşya) müsaderesi.
- Para – kazanç müsaderesi.
- Kabahatlerde müsadere: Kabahatin konusu ya da kabahat sonucunda elde esilen eşyalara el konulması.
- Tüzel kişilerde müsadere: Suç tüzel kişilerin yararına işlenmişse uygulanır
Tüm müsadere çeşitlerinde en önemli konunun, el konulacak mal ve kazançların mutlaka belirli bir suçla ilişkisinin bulunmasıdır. Bu türlerin yanı sıra, müsaderenin zorunluluk bakımından da zorunlu ve ihtiyari müsadere olmak üzere iki türü bulunuyor. Zorunlu müsaderede hâkimin takdir yetkisi bulunmaz ve müsaderenin mutlaka uygulanması gerekir. İhtiyari müsaderede ise, müsaderenin uygulanıp uygulanmayacağı tamamen hâkimin takdirindedir.
Eşya Müsaderesini Gerektiren Durumlar Nelerdir?
Kanunda eşya müsaderesini gerektiren durumlar ve müsaderenin nasıl uygulanacağı detayları ile açıklanmıştır.
Bunlar şu şekildedir;
- Suçun mutlaka kasıtlı olarak işlenmesi gerekir. Ayrıca söz konusu malın, suçun işlenmesi maksadı ile bulundurulması, kullanılması ya da suçtan elde edilmesi gerekir.
- Suçta kullanılmak için bulundurulan fakat suçta kullanılmamış olan eşya, kamu güvenliği ve kamu sağlığı ile ahlak kurallarına aykırı bir özellik taşıyorsa, müsaderesi yapılabilir.
- Müsadere işlemi, suçla ilişkisi olmayan üçüncü şahısların mallarına uygulanmaz. Eğer söz konusu mal üzerinde bir ortaklık bulunuyorsa, bu şahısların hakkının korunması gerekir.
- Müsadere kararı bulunan malın, müsaderesinin imkânı bulunmuyorsa malın değeri kadar paraya el konulabilir.
- Bir malın sadece bir parçasına el konulması gerekiyorsa, bu işlem diğer kısımlara zarar verilmeden yapılmalıdır.
Müsadere kararı hâkimin takdirine bırakıldığından, hâkim daha haksız sonuçların oluşmaması için el koyma kararı vermeyebilir. Ayrıca, el konulacak malın birden daha fazla ortağı bulunuyorsa, sadece suçu işleyen kişinin hakkı olan kısmına el konulabilir.
Müsadere Sistemi Hangi Mahkemede Görülür?
Müsadere sistemi, davanın yürütüldüğü ceza mahkemeleri tarafından görülür. Mahkeme kararının kesinleşmesinden sonra el konulma işlemine başlanabilir. Karara itiraz edilmişse, işlemlere başlanmadan önce mutlaka kararın kesinleşmesi beklenmelidir. Karar kesinleştikten sonra ise, el konulma işlemi yürürlükteki mevzuata uygun ve yetkili makamlar tarafından gerçekleştirilir.
Müsadere işleminin gerçekleşebilmesi için, kanunda belirtilmiş olan yirmi yıllık zamanaşımı süresinin aşılmamış olması gereklidir. Müsadere kararı, söz konusu suçun görüldüğü dava ile birlikte karara bağlanabilir. Eğer bu şekilde bir karar verilmemişse, Cumhuriyet savcılığı el konulmanın yapılması için ayrı bir dava da açabilir. Müsadere kararlarına karşı, ilgili şahısların 7 gün içinde itiraz ederek istinaf yoluna gitme hakkı bulunur.
Anayasada Müsadere Sistemi
Anayasada müsadere sisteminin uygulanmasına aykırı hükümler bulunmaz. Sadece genel müsadere yani suçlunun suçla ilgili olsun veya olmasın tüm malına el konulması yasaklanmıştır.
Dilerseniz ceza hukuku ve alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri sayfalarına da göz atabilirsiniz.
Yazar : Anıl Can Soysüren