Özellikle senet ve taksitle yapılan birçok alışverişte, satıcı alıcıdan en az bir kefil istemektedir. Bazı bankalar da kredi verirken aynı şekilde kefil istemektedir. Borçlar kanununa göre düzenlenen kefalet sözleşmesi, borcun ödenmesini güvence altına almaktadır. Bunun içinde borçlu borcunu ödemez ise, borcun ödenmesinin sorumluluğu kefile geçmektedir. Kısacası kefil olan kişi, tıpkı borçlu gibi aynı şartlarda ödenmemiş borcu ödemek zorunda kalmaktadır.
Kefalet sözleşmeleri, geçerli ve mevcut olan bir borç için yapılabilmektedir. Borçlar kanununda kefalet sözleşmesi çeşitleri şu şekilde sıralanmaktadır;
- Adi kefalet: Borçlar kanununda esas olan adi kefalet sözleşmeleridir. Adi kefalet sözleşmelerinde esas olan, alacaklının öncelikle esas borçluya takip yapmasıdır. Bu takip sonucunda borcun karşılığı alınamazsa kefile gidilmektedir.
- Müteselsil kefalet: Kefilin def’i ileri süremediği sözleşme çeşididir.
- Birlikte kefalet: Adi birlikte kefalet ve müteselsil birlikte kefalet olmak üzere iki çeşidi bulunmaktadır.
- Kefile kefalet
- Rücua kefalet
- Zarara veya açığa kefalet
Bazı kaynaklarda, kefile kefalet ve birlikte kefalet sözleşme türleri, toplu kefalet başlığı altında bulunmaktadır.
Kefaletin geçerli olabilmesi için gerekli olan kefalet sözleşmesi şartları ise şunlardır;
- Mevcut olan borcun geçerli bir borç olması
- Kefil olan kişinin, kefil olabilmesi için gerekli olan fiili ehliyetinin bulunması
- Kefalet sözleşmesinin yazılı olarak yapılması ve taraflarca imzalanmış olması
- Kefilin sorumlu olabileceği en fazla miktarın, kefalet sözleşmesinde aleni olarak belirtilmiş olması
- Kefalet sözleşmesinde, esas borçlu kişinin açıkça belirtilmiş olması
- Kefalet sözleşmesinde, asıl borcun ne olduğunun ve kefilin hangi borçtan sorumlu olacağının belirtiliyor olması
Bu şartlara ilave olarak, kefil olacak kişinin eşinin de rızasının bulunması gerekmektedir. Kefalet sözleşmeleri; kanunen, kefaletten dönme ve borcun ödenmesi gibi koşullar oluştuğunda sona ermektedir. Kefalet sözleşmeleri ayrıca sözleşmede belirtilen süreler için geçerli olmakta ve bu süre sonunda da sona ermektedir. Ek olarak kefalet sözleşmesinin süresi ne olursa olsun, yeni bir sözleşme yapılmamışsa 10 yıl geçtikten sonra da, kanunen sona ermektedir.
Kefilin Sorumlulukları ve Şartları Nelerdir?
Kefilin sorumlulukları kefalet sözleşmesi şartları ile belirlenmektedir. Bu kapsamda kefilin sorumlulukları arasında şu hususlar bulunmaktadır;
- Asıl borç ve asıl borçlunun kusur veya temerrüdünden kaynaklanan kanuni sonuçlar
- Dava ve takip masrafları ile akdi faizler
Kefilin bu sorumluluklarının yanında şu hak ve ödevleri de bulunmaktadır;
- Kefil asıl borçluya yapmış olduğu ödemeyi, bahsi geçen kişiye bildirmesi gerekmektedir. Kefil yapacağı bu bildirimle ödediği miktarı asıl borçluya rücu edebilmektedir.
- Kefil, kefil olmak için asıl borçludan teminat isteyebilir.
- Kefilin rücu hakkı bulunmaktadır. Bu hakkın gerçekleşmesi için kefalet sözleşmesinin olması, kefilin borcu ödemiş olması ve asıl borcun hemen ödenmesi gereken bir borç olmasıdır. Bir kişinin kefil olabilmesi için 18 yaşından büyük ve sabit bir gelirinin bulunması gerekmektedir. Okunma yazma bilmeyenler ile ellerini kullanamayanlar ancak noter onaylı vekalet ile vekil olabilirler.
Kefalet Türleri Nedir?
Kefalet türleri de kefalet sözleşmelerinde olduğu gibi; adi kefalet, müteselsil kefalet, birlikte kefalet, kefile kefalet, rücua kefalet ve açığa kefalet olarak sıralanmaktadır.
Adi Kefalet Nedir?
Kefalet sözleşmesi çeşitlerinden olan adi kefalet sözleşmesi, borcun ödenmemesi durumunda öncelikle borçlunun takibe alınmasını öngören bir sözleşme çeşididir. Alacaklı bu kuralı atlayarak, borcun ödenmesinde ilk önce kefile başvurursa, kefilin iki kaçınma (def’i) hakkı bulunmaktadır.
Bunlar şu şekilde sıralanmaktadır;
- Tartışma def’i: Peşin dava def’i olarak da adlandırılan bu kaçınma hakkından amaç, öncelikle gerçek borçluya gidilmesi gerektiği itirazıdır. Tartışma def’i ancak gerçek borçlunun iflas etmiş olması ve daha önceden başvurulup sonuç alınamamış ise yapılamamaktadır.
- Rehinin paraya çevrilmesi def’i: alacaklı olan taraf alacağına karşılık olan borcu, kefaletle aynı zamanda ya da daha önce rehin yöntemini kullanarak teminat altına almışsa, kefilin rehinin paraya çevrilmesi def’i hakkını doğurmaktadır. Kefilin bu def’i ileri sürebilmesi için alacaklının iflas etmiş ve rehin işleminin üçüncü bir kişi tarafından yapılmış olması gerekmektedir. Asıl borçlu iflas etmiş fakat rehin esas alacaklı tarafından uygulanmışsa, kefil rehinin paraya çevrilmesi def’i hakkını kullanamaz.
Alacaklı şu durumlarda, borçluya gitmeden direkt kefile başvurabilmektedir;
- Borçlunun borcunu ödeyemeyeceğine dair, kesin aciz belgesinin alınmış olması
- Türkiye sınırları içinde borçlunun takibi çok zor veya imkânsız bir hâle gelmiş olması durumunda
- Borçlunun iflas kararının verilmiş olması durumunda
- Borçluya konkordato için mehil süresinin verilmiş olması durumunda
Adi kefalet sözleşmeleri, kefili bir bakıma koruduğu için, en çok tercih edilen sözleşmelerin başında gelmektedir.
Müteselsil Kefalet Nedir?
Müteselsil kefalet sözleşmelerinde, alacaklının direkt olarak kefile gitme hakkı bulunmaktadır. Ayrıca alacaklının kefile gitmek için önce borçluya gitmiş olmak ya da rehin işlemini gerçekleştirmiş olmak gibi bir sorumluluğu da bulunmamaktadır. Kefil olan kişi, müteselsil kefalet sözleşmesini imzaladığında, bu hususları da kabul etmiş olmaktadır.
Birlikte Kefalet Nedir?
Aynı ve bölünebilen bir borç için, kefillerin birlikte kefil olma durumuna birlikte kefalet denmektedir. Birlikte kefalet iki çeşit olarak uygulanmaktadır. Bunlardan ilki kendi aralarında müteselsil kefildir, bu durumda kefiller bölme def’i hakkından vazgeçmiş olmaktadırlar. Bu kefalet şeklinde kefillerin, rehinin paraya çevrilmesi ve tartışma def’ini ileri sürme hakkı ise devam etmektedir.
İkincisi ise hem kendi aralarında borçlu ile müteselsil kefil olarak adlandırılmaktadır. Bu kefillik durumunda ise kefiller, rehinin paraya çevrilmesi, tartışma ve bölme def’inden vazgeçmiş olmaktadırlar.
Kefil Takibe İtiraz Ederse Ne Olur?
Kefilin bütün kefalet türlerinde kendisine yapılan takibe itiraz hakkı bulunmaktadır. Kefil bu itiraz hakkını, borçlu hakkında konkordato kararı veya kesin aciz kararları alınıncaya veya rehinlerin paraya çevrilmesine kadar kullanabilmektedir. Kefilin itiraz süresi ise kendisine takibatın yapılacağı kararın bildirilmesinden itibaren başlamaktadır.
Yazar : Anıl Can Soysüren