İstanbul, Türkiye

İş Sağlığı ve Güvenliği Hukuku

İş sağlığı ve güvenliği hukuku, çalışanların iş koşullarının düzeltilerek çalışma esnasında daha güvenli ve sağlıklı koşullarda çalışabilmesini amaçlamaktadır. Bu nedenle de konunun çok iyi bilinerek herhangi bir iş kazasında oluşacak hakların alınabilmesi gerekmektedir.

İş Sağlığı ve Güvenliği Nedir?

Çalışanların sağlıklı ve güvenli bir şekilde çalışmalarını sağlamak amacı ile alınması gereken tedbirlere iş sağlığı ve güvenliği denmektedir. İş sağlığı ve güvenliği başka bir deyişle, iş yerlerindeki çalışmalar sırasında, çalışanları sağlık ve güvenliklerine zarar verebilecek şartlardan korumak için yapılan bilimsel ve sistemli çalışmalardır.

İş sağlığının amacı, değişik mesleklerde çalışan kişilerin fiziksel, psikolojik ve sosyal yönden durumlarının en iyi seviyede tutulması ile bu seviyeyi sürdürmek ve geliştirmek için çalışmalar yapmaktır. İş güvenliğinin amacı ise çalışanların iş esnasında karşılaştıkları tehlikeleri ortadan kaldırılmak veya azaltmak için getirilen yükümlülüklerle, bunların teknik kurallarının uygulatılmasıdır.

İş güvenliğinde temel esas, çalışanların yaşamı ile bedensel bütünlüğüne yönelen tehlikelerin ortadan kaldırılmasıdır. Bu konularda işverenlere talep edildiğinde, iş sağlığı güvenliği avukatı tarafından gerekli yasa ve yönetmeliklerle ilgili hukuki danışmanlık hizmetleri de verilmektedir.

İş Sağlığı ve Güvenliği Hukuku Neleri Kapsar?

İş sağlığı ve güvenlik hukukunun kapsamı, 6331 sayılı kanunda belirlenmiştir ve kamu ile özel sektörün sahip olduğu tüm iş ve iş yerlerinde uygulanacağı belirtilmiştir. İş sağlığı ve güvenlik hukuku, bu iş yerlerinin işverenlerini ve stajyer ve çıraklar da dahil olmak üzere çalışanlarını kapsamaktadır. 

Kapsam dışı olan iş yerleri ise; Türk Silahlı Kuvvetleri (bakım merkezi, fabrika, dikimevi ve benzeri iş yerleri hariç), genel kolluk kuvvetleri ve Milli istihbarat teşkilatı ve ev hizmetleri gibi yerler olarak belirlenmiştir. 

Ayrıca, hükümlü ve tutuklulara yönelik yapılan iş yurdu, güvenlik ve meslek edindirme faaliyetlerinde çalışanlar ile çalışan istihdam etmeksizin, mal ve hizmet üretimi yapanlar kapsam dışındadır.

İş Sağlığı ve Güvenliğinde İşverenin Sorumlulukları Nelerdir?

İş sağlığı ve güvenliğinde işverenin sorumlulukları daha öncelikli olmaktadır. 

Bu sorumluluklar şu şekilde sıralanmaktadır;

  • İş yerinde risk değerlendirmesinin yapılması
  • Acil durum planlarının hazırlanarak yangınla mücadele ve ilk yardım çalışmalarının yapılması
  • Tahliye planlarının hazırlanması
  • Meslek hastalıkları ile iş kazalarının kayıtlarının ve bildirimlerinin yapılması
  • Sağlık gözetiminin gerçekleştirilmesini sağlamak
  • İşveren, işyeri sağlık ve güvenlik birimi personelinin iş birliği içinde çalışmalarını sağlar
  • Çalışanların bilgilendirilmesini sağlamak
  • İşveren, sağlık ve güvenlikle ilgili konularda işçilerin görüşlerini alır ve katılımlarını sağlar
  • Çalışanlara iş sağlığı ve güvenliği konusunda gerekli eğitimlerinin verilmesi
  • Çalışan temsilcisi veya temsilcilerinin görevlendirilmesinin yapılması
  • İş sağlığı ve güvenliği kurulu kurulmasını sağlamak (elli ve daha fazla çalışanın bulunduğu, altı aydan fazla süren sürekli işlerin yapıldığı işyerleri için)
  • İşverenler, devamlı olarak en az elli işçi çalıştırdıkları iş yerlerinde bu hizmeti vermek için, iş yeri sağlık ve güvenlik birimi oluşturmakla yükümlüdürler
  • İşveren, işçilerin kişisel sağlık dosyalarını işten ayrılma tarihinden itibaren on yıl süreyle saklamak zorundadır. 
  • İş yeri ortam faktörlerinden kaynaklanan hastalıkların yükümlülük süresi bu süreyi aşan iş yerlerinde, evrakların saklanması hastalıkların yükümlülük süresine göre uzamaktadır

Bunların yanı sıra, iş sağlığı ve güvenliği konusunda diğer işverenler ile koordinasyon sağlamak da, işverenin sorumlulukları arasında bulunmaktadır.

İş Sağlığı ve Güvenliği Dava Süreci

Kanun gereğince, iş sağlığı ve güvenliği davası iş mahkemesine açılmaktadır. Bu davaların sonucunda iş sözleşmesinin iptalinden, maddi ve manevi tazminat ödenmesine kadar kararlar çıkabilmektedir. Bu konuda açılan davalarda, davacı taraf çalışan, davalı taraf ise işveren olmaktadır.

İş Sağlığı ve Güvenliği Hukukunda Manevi Tazminat Davası Açılabilir mi?

İş mahkemesine açılan manevi tazminat davası, iş sağlığı ve güvenliği davası kapsamında görülmektedir. Mesleki hastalık veya iş kazası nedenleriyle oluşan yaralanma ve ölümden, çalışanın (ölümü hâlinde yakınlarının) beden ve ruh bütünlüğünün zedelenmesini gidermek için bu kapsamda dava açılabilmektedir. 

Davanın kazanılabilmesi için, olayda işverenin kusurunun veya en azından ortak kusurun bulunması gerekmektedir. Manevi tazminat davası sadece mağdur olan çalışan tarafından açılabilir. Çalışan kişinin ölümü ile sonuçlanan olaylarda ise ölen çalışanın yakınları da bu davayı açabilirler.

İş Sağlığı ve Güvenliği Hukukunda Maddi Tazminat Davası Açılabilir mi?

İş sağlığı ve güvenliği hukukunda çalışanların maddi tazminat davası açma hakları da bulunmaktadır. Bu davalar iş görmezlik veya destekten yoksun kalma tazminatları adı altında açılabilmektedir. 

İş görmezlik tazminat davasını, mesleki hastalık veya iş kazasına maruz kalarak çalışma gücünü yitiren çalışan açabilir. Dava sonucunda hükmedilecek tazminat bedeli çalışanın aldığı ücret, yaşı ve maluliyet oranına göre belirlenmektedir. 

Sigortalıya bağlanacak gelir, sürekli ve tam iş göremezlikte yıllık kazancının %70’ine eşit olmaktadır. Geçici iş görmezlikte ise, ödenek günlük kazancın yarısı kadar olmaktadır. Mağdur olan sigortalı, bir başka kişinin sürekli bakımına muhtaçlık durumuna gelmişse, tazminat % 50 oranında arttırılmaktadır.

Destekten yoksun kalma tazminatı ise, mesleki hastalık veya iş kazası nedeni ile hayatını kaybedenin, desteğinden yoksun olan kişiler tarafından açılabilir. Sigortalının ölümünden sonra geri kalan dul eşi ve çocuklarına bu tazminat ödenmektedir. Tazminat davalarındaki başarı şansı iş sağlığı güvenliği avukatı ile çalışmak sayesinde artmaktadır.

İş Sağlığı ve Güvenliği Hukukunun Amacı Nedir?

İş sağlığı ve güvenliği hukukunun amacı üç ana başlıkta toplanmaktadır. Bunlardan birincisi, çalışanların güvenliğini sağlamaktır ve bu çalışmalar da ana amaç olmaktadır. Burada çalışanların, meslek hastalığı ve iş kazalarına karşı korunması amaçlanmaktadır. 

İkinci amacı ise, işletme güvenliğinin sağlanmasıdır. Burada güvensiz ve sağlıksız koşullar ile iş kazalarından dolayı, makinelerin ve işletmelerin zarar görmesinin ve üretimin azalmasının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır. 

Üretim güvenliğinin sağlanması ise, işletmenin elde edeceği verimin artmasını sağlamaktadır. İş sağlığı ve güvenliği hukuku, çalışanların işe başlama ve bitirme anında aynı sağlık durumuna sahip olmalarını hedef olarak belirlemektedir.

İş Sağlığı ve Güvenliğinde Devletin ve Çalışanların Görevleri Nelerdir?

İş sağlığı ve güvenliğinde işverenin olduğu gibi devletin ve çalışanların da görevleri bulunmaktadır. 

Bu kapsamda, devletin görevleri şu şekilde sıralanmaktadır;

  • İş barışını sağlamak
  • İlgili mevzuatı hazırlamak
  • Gönüllü katılımı desteklemek
  • Denetim yapmak
  • Eğitim olanağı sağlamak
  • Teknik destek sağlamak ve danışmanlık yapmak

İş sağlığı ve güvenliğinde, işçilerin görevleri ise şu şekilde sıralanmaktadır;

  • Aletleri ve malzemeyi, usulüne uygun ve doğru kullanmak
  • Kendisinin ve başkalarının sağlığını önemsemek
  • Sağlık ve güvenlik kurallarına uymak
  • Tehlike durumlarını ilgililere bildirmek
  • Hastalık ve kazaları ilgililere bildirmek

İş sağlığı ve güvenliği ancak devlet, işveren ve çalışanların görev ve sorumluluklarını yerine getirmesi ve bunların koordineli olması ile tam anlamıyla sağlanabilmektedir.

Meslek Hastalığı Nedir?

Çalışılan işin özelliğinden dolayı, işin çalışma şartlarından kaynaklanan sebeplerden, çalışanın uğramış olduğu geçici veya sürekli hastalık, ruhsal arıza ya da sakatlık belirtilerine meslek hastalığı denmektedir. 

Meslek hastalığına yakalanılmasında sorumluluğu olan kişiler, sorumluluklarının oranında ceza almaktadırlar. Bu nedenle oluşan yaralanmalarda (taksirli olan) sorumlu olan kişiler, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Çalışanın ölmesi durumunda ise, iki yıldan altı yıla kadar ceza verilmektedir.

İş Kazası Sayılan Hâller Nelerdir?

5510 sayılı sosyal sigortalar kanununa göre iş kazası sayılan ve tazminat davası açılabilecek durumlar şu şekilde sıralanmaktadır;

  • İşçinin işverene ait iş yerinde bulunduğu sırada uğradığı her türlü bedensel veya ruhsal zararlar iş kazası sayılmaktadır. İşçinin yaralanmasında veya ölmesinde şekil sebebi aranmamaktadır. İş kazası olarak kabul edilip tazminat davası açılabilmesi için çalışanın maruz kaldığı olayın iş yerinde gerçekleşmiş olması gerekmektedir.
  • Bir işverene bağlı olarak çalışan işçinin görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda işçinin maruz kaldığı fiiller.
  • İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle işçi kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle gerçekleşen her türlü olay.
  • Emziren kadın işçinin, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda maruz kaldığı kazalar.

Bunların yanı sıra, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere işçinin gidiş gelişi sırasında meydana gelen her türlü kaza da iş kazasıdır.

Risk Değerlendirmesi Nasıl Yapılır?

İşverenin, iş sağlığı ve güvenliği hukukuna göre yapması gereken risk değerlendirilmesi için öncelikle değerlendirmeyi yapacak heyetin oluşturulması gerekmektedir. 

Risk değerlendirme heyetinde bulunması gereken kişiler şunlardır;

  • İşveren veya işveren vekili
  • İş yerinde sağlık ve güvenlik hizmetini yürüten iş güvenliği uzmanları ve iş yeri hekimleri
  • İş yerindeki çalışanların temsilcileri
  • İş yerindeki destek elemanları
  • İş yerindeki bütün birimleri temsil edecek şekilde belirlenen ve iş yerinde yürütülen çalışmalar, mevcut veya muhtemel tehlike kaynakları ile riskler konusunda bilgi sahibi çalışanlar

Değerlendirme heyeti, çalışa ortamı ve işin özelliklerine göre yaptıkları değerlendirmeleri, yazılı olarak rapor hâline getirmek zorundadır.

İş sağlığı ve güvenliği hukukunun yanı sıra sosyal güvenlik hukuku ve iş hukuku sayfalarına göz atabilirsiniz.

Yazıyı Paylaş

Bu yazıyı okuyanlar bunları da okudu

Vergi İncelemesi Nedir?
20 Ocak 2022

Vergi usul kanununda düzenlenmiş olan vergi incelemesi, bu kanun çerçevesinde yapılan vergi denetim türüdür. Vergi usul kanununa göre, vergi incelemesinin üç temel maksadı vardır. Bunlar şu şekilde sıralanmıştır; Mükellefler tarafından ödenmesi gereken vergilerin, doğruluklarının araştırılması. Mükellefler tarafından ödenmesi gereken vergilerin tespit edilmesi. Vergi kaçak ve kayıplarının tespit edilerek ortadan kaldırmak. Türkiye’de beyan esasına dayanan vergi türlerini daha çok olması nedeni ile vergilendirmeler de bu esaslara...

Devamını Oku
Müşteki Sanık Nedir? Sanık Hakları Nelerdir?
20 Ocak 2022

Müşteki sanık, oluşan herhangi bir suçtan dolayı mahkemeye çıkarılan kişinin kendisinin de şikâyet oluşturma talebinde olması durumudur. Müşteki sanık sıfatına sahip olabilmesi için hakkında dava açılan kişinin, mağdur durumda olduğunu gösterebilmek adına bu durumu geçerli sebeplerle kanıtlaması gerekir.   Örneğin, mevcutta olan davanın bir yaralama davası olduğunu düşünelim. Davacı kişi sanık tarafından darp edildiğini söyleyip sanık hakkında suç duyurusunda bulunabilir. Mahkeme heyeti tarafından yargılanan sanık,...

Devamını Oku
Finansal Kiralama (Leasing) Sözleşmesi
20 Ocak 2022

Birçok şirket veya firma, ihtiyaçlarını karşılamak maksadı ile gerekli olan malları satın almayıp, kiralama yoluna gidiyorlar. Söz konusu kiralama işlemlerini ise, finansal kiralama sözleşmesi vasıtası ile gerçekleştiriyorlar. Finansal kiralama ile ilgili çıkarılan kanunlar, söz konusu işlemler için gerekli olan usul ve esasları belirterek, hem kiralayanın hem de kiraya verenin haklarının korunmasını sağlıyor. Finansal Kiralama Sözleşmesi Nedir? Bir aracın (yatırım malı maksadı ile kullanılan) belirli bir...

Devamını Oku
Call Now Button
Mesajlaşmaya Başla!
Whatsapp Danışma Hattı
Merhaba!
Nasıl Yardımcı Olabiliriz?