Genel Bilgi:
Denizler bizlere sunulmuş en büyük hediyelerden bir tanesi, belki de en önemlisidir. Zira olanca kudretiyle ve sonsuz bereketiyle bizlere her zaman kucak açmıştır. İnsanoğlu var olduğu sürece denizlerden ve sulak alanlardan en etkili biçimde yararlanmıştır. İnsanoğlunun denizlerden yararlanma biçimleri kimi zaman balık avcılığı kimi zaman da ulaşım alanında kendini bulmuştur.
Ancak bunlardan en önemlisi, ticarete hayat veren gemiler aracılığıyla yapılan Deniz Taşımacılığıdır. Gemiler aracılığıyla gerçekleştirilen deniz ticareti, dün olduğu gibi bugün de ticari hayatın vazgeçilmez yoludur. Zira az masrafla çok yük taşıyan gemiler, büyük şirketlerin ve ticari hayatın ihtiyacı olan hızı korumaktadır.
Buradan hareketle şu sonuç çıkmaktadır: Gemi ile yapılan taşımacılık olmazsa küresel ticaret de olmaz. Dünyanın her yerine ulaşan gemi taşımacılığının ayrılmaz parçası ise gemi adamlarıdır. Gemiyi hareket ettirmek, bir yerden bir yere götürmek için gemi adamlarına ihtiyaç vardır.
Türk Hukuku’nda ve Uluslararası Hukuk’ta gemi adamının tanımı net olarak yapılmamakla birlikte en yakın tanımı 854 sayılı Deniz İş Kanunu yapmıştır: “Bir hizmet aktine dayanarak gemide çalışan kaptan, zabit ve tayfalarla diğer kimselere “gemi adamı” denir.” Diğer taraftan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu da gemi adamını madde 934’te: “Gemi adamları; kaptan, gemi zabitleri, tayfalar ve gemide çalıştırılan diğer kişilerdir.” şeklinde tanımlamıştır.
Görüldüğü üzere Türk Hukuku’nda kanun koyucu gemi adamları; kaptan, zabit ve tayfalar olarak tanımlanmıştır.
Gemi adamlarına ilişkin uyuşmazlıklarda uygulanacak kanun hükümlerini tespit etmek senelerce Türk Hukuku’nu meşgul etmiştir. Kimi yazarlar tarafından gemi adamlarının 854 sayılı Deniz İş Kanunu’na tabi olması gerektiği, kimi yazarlar tarafından ise 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi olması gerektiği savunulmuştur.
Gemi adamlarının hiçbir durumda 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi olması düşünülemez. Zira gemi adamlarının ifa ettiği görev gereği ayrı bir konuma ve özelliği sahip olması gerektiği aşikârdır. Bu şu demek oluyor; gemi adamlarının ifa ettiği görevler 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında çalışan işçilere göre teknik bilgi gerektiren tehlikeli işlerdir.
Peki gemi adamlarına ilişkin uyuşmazlıkta hangi kanun hükümlerini uygulamak gerekir?
Gemi adamının çalıştığı geminin bayrağı Türk Bayraklı ise 854 sayılı Deniz İş Kanunu’nu, geminin bayrağı yabancı bayraklıysa da 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nu uygulamak yerinde olacaktır. Zira bu tespitin hukuki kaynağı şuradan gelmektedir: 854 sayılı Deniz İş Kanunu’nun 1. maddesinde: “Bu kanun denizlerde, göllerde ve akarsularda Türk Bayrağını taşıyan ve yüz ve daha yukarı grostonilatoluk gemilerde bir hizmet akti ile çalışan gemi adamları ve bunların işverenleri hakkında uygulanır.” diyerek kanun kapsamının çerçevesine Türk Bayraklı gemiler olarak belirlenmiştir.
Diğer yandan 4857 sayılı İş Kanunu’nun 4. maddesinde deniz ve hava taşıma işlerinde bu kanun hükümlerinin uygulanmayacağı belirlenmiştir. Bu sebeple uyuşmazlığa konu gemi adamının çalıştığı geminin bayrağı yabancı bayraklı ise 854 sayılı Deniz İş Kanunu’nu uygulama olanağı olmayacaktır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 4. maddesinde de deniz ve hava taşıma işlerinde bu kanun hükümlerinin uygulanmayacağı belirtildiği için hizmet sözleşmesine ilişkin genel kanun olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, uygulama alanı bulacaktır.
Gemi Adamlarının İşçilik Alacakları Hakkında:
Genelde donatanlar/armatörler gemi adamlarıyla 6 aylık belirli süreli sözleşme yapma yoluna gitmektedirler. Armatörlerin belirli süreli sözleşme yapma yolunu tercih etmelerinin en büyük nedeni gemi adamlarının kıdem tazminatı, ihbar tazminatı vb. işçilik alacaklarına kavuşmasının önüne geçmektir.
Ancak armatörlerin gemi adamlarıyla akdettiği birden fazla belirli süreli sözleşme Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun görüşüne uygun bir şekilde belirsiz süreli olarak kabul ediliyor ve gemi adamları kıdem tazminatı, ihbar tazminatı vb. işçilik alacaklarına hak kazanıyor.
Bu sebeple gemi adamlarının birden fazla belirli süreli iş sözleşmesi yapmış olması kanun karşısında belirsiz süreli kabul ediliyor. Bunun sonucu olarak da kıdem tazminatına hak kazanıyor.
Fazla Mesai:
Genel bilgilerden sonra gemi adamlarının fazla mesaisi hakkında da bilgi vermek yerinde olacaktır.
Türk Bayraklı gemilerde çalışan gemi adamlarının 854 sayılı Deniz İş Kanunu’na tabi çalışan olduğunu yukarıda belirtmiştik. 854 sayılı Deniz İş Kanunu’na göre iş süresi günde 8 saat, haftada 48 saattir. İş sürelerinin aşılması suretiyle yapılan çalışmalar fazla çalışma sayılır.
Yapılan her fazla çalışma, her saatine ödenecek ücret normal çalışma ücretinin saat başına düşen miktarı %25 oranında artırılmak suretiyle bulunacak ücretten az olamaz.
Ancak bir önceki bölümde incelediğimiz üzere gemi adamanın çalıştığı geminin yabancı bayraklı olması durumunda, uyuşmazlık genel hükümlere göre çözülecektir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu uyarınca işveren, fazla çalışma için işçiye normal çalışma ücretinin en az %50 fazlasıyla ödemekle yükümlüdür.
Yazar : Anıl Can Soysüren